10 Ağustos 2007 Cuma
Mutluluk hormonuyla sigaraya 4 günde veda
Konya’da luxopunktur yöntemini uygulayan özel bir hastanenin Başhekim Yardımcısı Dr. Kutsi Öncü, sigarada bulunan nikotin ile mutluluk hormonu diye bilinen endorfin arasında ters bir ilişki olduğunu söyledi.
Sigara kullanan kişilerin vücudunun, nikotin nedeniyle endorfin salgılayamadığını belirten Öncü, “Nikotin kana girdiği zaman, endorfin hücreleri mutluluk hormonunu üretemez hale gelir. Böyle bir durumda kişi, artık mutluluğu nikotinde arar. Nikotin, sigara bağımlısına yalancı bir mutluluk hissi verir” dedi.
Hastanelerinde uyguladıkları luxopunktur yönteminde, bir cihaz yardımıyla vücuda enfraruj ışınları verdiklerini belirten Öncü, “Bu ışını vücudun 38 uyarı noktasına tatbik ediyoruz. Bu noktalara uyguladığımız ışınlar sayesinde, sinir hücreleri bol miktarda endorfin salgılamaya başlıyor. Böylece kişinin mutluluğu bulmak için nikotin almasına ihtiyaç kalmıyor” dedi.
Bu yöntemin dünyada 27 yıldır uygulandığını, Türkiye’de de son 7 yıldır kullanılmasına rağmen yeni yaygınlaşmaya başladığını bildiren Öncü, son derece etkili olan yöntemle, kişinin sigarayı bırakmayı gerçekten istemesi durumunda yüzde 90 oranında başarı sağlandığını belirtti.
YOKSUNLUK SENDROMU YAŞANMIYOR
Yöntem sayesinde mutluluk hormonunun harekete geçirilmesiyle, kişinin sigara içmeyince hissettiği sinir, stres, çarpıntı, ağız kuruluğu gibi yoksunluk sendromunu yaşamadığını belirten Öncü, “İnsan organizması, bir maddeyi kabullenmişse ve onun fizyolojik karşılığını yok etmişse, bağıra bağıra bu maddeyi istiyor. Buna bağımlılık diyoruz. Uyguladığımız yöntem sayesinde, kişi bu ağır tabloyu yaşamıyor” dedi.
Bu yöntemin başarıya ulaşması için kişinin sigarayı bırakmaya kararlı olmasının da çok önemli olduğunu belirten Öncü, “Bu tüm bağımlılık maddelerinden kurtulmak için geçerli. Önce beynin programlanması gerekiyor. Bu yapıldıktan sonra, uyguladığımız ışın yöntemi çok etkili bir destek oluyor” diye konuştu.
SU VÜCUTTAKİ NİKOTİNİ TEMİZLİYOR
Bu yöntemi uygularken sigaradan kurtulmak isteyenlere 3 önemli tavsiyede bulunduklarını ifade eden Dr. Kutsi Öncü, şunları kaydetti:
“Bunlardan birincisi günde en az 3 litre su içmeleri. Çünkü nikotin, suda çok kolay ve hızlı eriyor. Suyun vücuttaki nikotini temizlemesine paralel olarak, ışın uygulamasıyla tetiklemek suretiyle endorfin cevabını çok hızlı alıyoruz. Ayrıca günde 3 kez 50 gramdan az olmamak üzere yoğurt yenilmesi gerekiyor. Yoğurtta bulunan birtakım antikorlar sinirlerin yatışmasını sağlıyor. Üçüncü tavsiyemiz de kahve çay ve kola gibi maddelerin 3 hafta süreyle alınmaması. Çünkü madde bağımlılığının yanı sıra bir de davranışsal bağımlılık var. Yemekten sonra, arkadaşları geldiğinde, çay kahve içtiğinde sigara yakmak gibi. Bunlar sigara içme çağrışımı yaptırdıkları için, bir süre ara verilmesini tavsiye ediyoruz.”
Yöntemin 4 günde sonuç verdiğini belirten Öncü, kişiye 25’er dakika süreyle uyguladıkları ışın yönteminin sadece 175 YTL olduğunu sözlerine ekledi.
Güneş sistemi dışında sürpriz gezegen
Bir yıldızın yörüngesinde dönen yeni gezegen, Jüpiter’den yüzde 70 daha büyük. Bilim insanlarına göre, gezegen öyle büyük ki, gizeminin varolan teorilerle açıklanması çok güç.
Uluslararası gökbilimcilerden oluşan bir ekip, Arizona, California ve Kanarya Adaları’nda kurulu teleskop ağını kullanarak önemli bir keşfe imza attı. Bilim insanı, güneş sisteminin dışında bugüne dek bilinen en büyük gezegeni keşfettiklerini açıkladı.
Herkül takım yıldızında bulunan gezegene TrES-4 adı verildi. Gezegen, Jüpiter’den yüzde 70 daha büyük.
Dünyadan yaklaşık 1500 ışık yılı uzakta olan gezegen, ana yıldız etrafındaki dönüşünü yaklaşık 3.55 günde tamamlıyor. Bu da yeni gezegende bir yılın bir haftadan daha az olması anlamına geliyor.
Ana yıldızdan 7 milyon kilometre uzakta olmasına rağmen gezegenin yüzeyinin sıcaklığının 1327 derece olduğu tespit edildi.
Yeni gezegen dünyayla yıldızı arasından geçerken yıldızın ışınlarının yüzde birini engelliyor. Bu da parlaklığını azaltıyor.
Bilim dünyası, dev gezegenin keşfini sevinçle karşıladı. Zira, uzmanlar mevcut bilimsel verilerle açıklanamayacak kadar büyük olan gezegenin incelenmesinin, güneş sisteminin dinamiklerini daha iyi anlamak adına önemli bir adım olacağını düşünüyor.
Gökbilimciler, yeni keşifleriyle işgili ayrıntıları Astrophysical Journal dergisinde yayımlayacaklar.
Pirelli takviminin kamera arkası kitap oldu
Pirelli’nin en önemli müşterilerine ve ünlü isimlere hediye olarak yolladığı takvimin kamera arkası görüntülerinin toplandığı ‘Back Stage’ adında bir kitap, bugüne dek su yüzüne çıkmamış birçok kareyi içeriyor.
1964 yılından beri yayınlanan ve her yıl sadece Pirelli’nin önemli müşterileriyle sınırlı sayıda ünlü isme yollanan Pirelli takvimi en prestijli noel hediyelerinden biri kabul ediliyor. Birbirinden ünlü isimlerin poz verdiği takvimin çekimleri her yıl tanınmış bir fotoğraf sanatçısı tarafından gerçekleştiriliyor. Bu da takvimin basit bir duvar süsü olmaktan öte neredeyse sanat eseri kategorisinie girmesi için önemli bir sebep teşkil ediyor hiç şüphesiz.
1964’den 2005 yılına kadar gerçekleştirilen tüm takvim çekimlerinin kamera arkası görüntülerinin bir araya toplandığı “Back Stage” adlı bir kitap bugüne kadar su yüzüne çıkmamış birçok kareyi meraklılarla buluşturuyor.
Kitapta Herb Ritts, Peter Lindbergh, Annie Leibowitz, Bruce Weber, Richard Avedon ve Patrick Demarchelier gibi ünlü fotoğraf ustalarının gerçekleştirdiği çekimlerin kamera arkası görüntüleri yer alıyor. Milla Jovovich, Cindy Crawford, Christie Turlington, Carre Otis, Monica Belluci ise takvim için kamera karşısına geçen ünlü simalardan yalnızca bir kısmı.
Hatırlanacağı üzere 2006 yılında takvimi Türk fotoğrafçı Mert Alaş çekmişti. 2007’nin en önemli özelliği ise Sophia Loren, Penelope Cruz, Naomi Watts ve Hilary Swank gibi beyazperdenin yıldızlarının takvim için poz vermiş oluşuydu.
2008 takvimi ise henüz piyasaya çıkmasına 4 ay olmasına rağmen medya gündeminde yer almaya başladı. Çekimlerini Patrick Demarchelier’nin yapacağı takvimin dekorunu ise Çin’in Şangay kenti oluşturacak. Takvime bu yıl poz veren isimler arasındaysa Çin’in uluslararsı yıldızı, oyuncu Maggie Cheung bir adım öne çıkıyor.
Suyun altında 15 dakika nefesini tuttu
Alman dalgıç Tom Sietas, suyun altında en uzun süre nefesini tutma rekoru kırdı.
Tom Sietas, ABD’de bir talk-show programında gerçekleştirilen rekor denemesinde, tam 15 dakika 2 saniye suyun altında kaldı.
Amerikan WABC Televizyonunda yayınlanan “Live With Regis And Kelly” adlı talk şov programı, alman dalgıç Tom Sietas’ın yeni bir rekor denemesine sahne oldu.
Sietas, rekor denemesi için su tankerinin içine daldı ve tam 15 dakika 2 saniye suyun altında kaldı.
Alman dalgıç, böylece kendisine ait olan 14 dakika 25 saniyelik rekoru 37 saniye daha geliştirmiş oldu. Rekor denemesinden önce ciğerlerinin açılması için oksijen alan Tom Sietas, başlarda zorlandığını itiraf etti.
Tom Sietas’ın Guiness Rekorlar Kitabı’na girmek için suda verdiği bu mücadeleyi, programın sunucuları ve seyirciler de nefeslerini tutarak izledi.
Tom Sietas, 130 metreyle en uzun serbest dalış rekorunu da elinde bulunduyor.
19 Şubat 2007 Pazartesi
Cep'ten film ve maç dönemi
Televizyonu 'cep'e sığdıran teknoloji olarak tanımlanan 3. nesil (3G) GSM hizmetlerinin hayata geçirilmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararı çıktı. 6 ay içinde çıkılacak ihaleyle en az dört şirkete üçüncü nesil lisans yetkisi verilecek.
Bu sayede Hazine'nin kasasına girecek miktarın 1 milyar Euro'yu aşması bekleniyor. GSM operatörleri; Turkcell, Telsim ve Avea 3G'ye uyumlu altyapı hizmetlerini bir yıl öncesinden tamamladıklarını belirterek, söz konusu hizmete bir an önce geçilmesini istiyor.
3G neler getirecek?
Cep telefonundan görüntülü konuşma yapılabilecek.
Televizyon izlenebilecek.
İnternete ADSL gibi geniş banttan bağlanılacak.
Film ve müzik klipleri 'cep'e çok daha hızlı indirilebilecek.
E-devlet hizmetlerine mobil olarak da erişilebilecek.
İnteraktif oyunlar yayılacak, video mesajlaşma gerçekleşebilecek.
Veri indirme ücretleri mevcut GPRS tarifelerine göre daha ucuz olacak ve hız artacak.
Zaman
16 Şubat 2007 Cuma
Kadınları en iyi anlayan 50 erkek...
The Observer gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, aralarında Kirstie Allsopp, Christiane Amanpour, Imogen Edwards-Jones, Emma Forrest, Emilia Fox, Kirsty Young gibi medya, sanat ve iş dünyasından isimlerin bulunduğu "kadın jüri", ilk Oskar’ını geçen yıl kucaklayan, "yaşayan en seksi erkek" unvanını son beş yıldır kimseye kaptırmayan 45 yaşındaki aktör George Clooney’i, "kadınları en iyi anlayan erkekler" listesinin de ilk sırasına yerleştirdi.
Jüri, müzmin bekar Clooney’e bu unvanın verilmesine gerekçe olarak "evcil hayata geçmeye hazır görünmese de" verdiği demeçler ve yaşam tarzının kadınların beğenisiyle örtüşmesini gösterdi.
İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ SIRADA DOKTORLAR BULUNUYOR
Üreme hormonlarına ilişkin çalışmaları, 1960 yılında doğum kontrol hapının geliştirilmesine neden olan 86 yaşındaki bilimadamı Carl Djerassi, listenin ikinci sırasında yer alıyor. Jüri, Djerassi’ye olan saygısını "yüzyılın en önemli sosyal fırsatlarından birinin mucidi, kadınların kendi hayatlarının kontrolünü ele geçirmelerine yardımcı oldu" ifadeleriyle dile getirdi.
Djerassi’nin "Liberal ve bağımsız bir kadın, kendi doğurganlığının da yetkilisi olmalıdır" sözleri, bilimadamını listenin ilk beşinde yer almasının da nedeni olarak gösteriliyor.
Kısırlık tedavisi yönündeki çalışmaları kadar, ileriki yaşlarda annelik ve tek ebeveynli çocuklar konusundaki açıklamalarıyla da tanınan 66 yaşındaki Robert Winston da "kadınları en iyi anlayan 3. erkek" unvanına sahip oldu.
BILL CLINTON İLK 5’TE
ABD’nin unutulmaz başkanları arasında yer alan, Amerikan halkı arasındaki popülerliğini "Monika Lewinsky" skandalına rağmen kaybetmeyen Bill Clinton, listede ilk beş arasında kendine yer buldu.
Clinton’un başkanlığı döneminde, kadınların meslek edinmesi, küçük işletme açmaları için kredi desteği sağlanması, çeşitli sağlık hizmetlerine ulaşımlarının kolaylaştırılması gibi önemli programları yürürlüğe koyduğunu ifade eden jüri, başkanlık sonrası kurduğu Bill Clinton Vakfının AIDS konusundaki çalışmalarının ve Clinton’un başkanlık yarışındaki eşine verdiği desteğin de önemli olduğunu belirtti.
Jüri, eşini aldatan Clinton’un, bu davranışlarına rağmen ilk beş arasında yer almasına gerekçe olarak da "özenli ve düşünceli biçimde seçilmiş iyi işlerin, kadınlara kur yapan bir adamın hatalarını örtebileceğini" gösterdi.
Observer’ın haberine göre, 50 kişilik listede, uygun fiyatla giyim olanakları sağlayan Arcadia Grubun sahibi Dorothy Perkins, "süs bebeği görüntüsü yerine, kadınların daha rahat olabilecekleri kıyafet tarzlarını benimsediği için" Mark and Spencer Mağazalarının CEO’su Stuart Rose, "kadınlar artık maço politikalardan sıkıldı" diyen ve kadınlar arasındaki oy oranı giderek artan İngiliz muhalif lider David Cameron, "her filmi kadınlara yönelik bir övgü, destan" olarak nitelendirilen İspanyol film yönetmeni Pedro Almadovar, kredilerinin büyük bölümü kadınlara kullandırılan Grameen Bank’ın kurucusu, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus, "çıplak pozlar vermenin sadece kadınlara özgü olmaması gerektiğini söyleyen" yeni James Bond Daniel Craig, "erkekleri anlamak isteyen kadınları anlattığı kitaplarıyla" yazar Nick Hornby gibi isimler yer alıyor.
Çift sim kartlı telefon Türkiye'de
Telefonun Türkiye distribütörlüğünü yapan Gençcell Genel Müdürü Muzaffer Gölcü, düzenlenen basın toplantısında, mobil operatörlerin yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de cep telefonu kullanıcılarının yüzde 37'sinin çift SIM kart kullandığının belirlendiğini aktardı.
Özellikle iş adamlarının çoğunun hem çift kart hem de çift telefon bulundurduğuna dikkati çeken Gölcü, DST01 modelinin içinde bulunan çift anteni sayesinde iki farklı operatörün ya da aynı operatörün iki farklı kartının aynı anda çalışmasına olanak sağladığını, böylece iki telefon taşıma ya da bir hat kullanımdayken diğerinin kapalı olması gibi sorunların sona ereceğini anlattı.
Gölcü, avuç içi bilgisayar tarzında tasarlanan modelin dokunmatik olduğunu ve iki ayrı tuş ile her bir hattın kullanılmasına olanak sağladığını dile getirdi. Muzaffer Gölcü, telefonun 256 MB mikro SD kart, 1,3 megapiksel kamera, 262 bin renk, USB şarj, MP3 çalar, MPEG4 oynatıcı, video kaydedicisi, el yazısı girişi ve 2 inç TFT dokunmatik ekran ve e-mail alıp gönderme özelliklerine sahip olduğunu ifade etti.
Kore'de tasarlanıp Çin'de üretilen GM DST01 modelinin son kullanıcıya KDV dahil 799 YTL fiyatla satılacağını açıklayan Gölcü, hedeflerinin yılda 100 bin satış yaparak yüzde 20'lik pazar payına ulaşmak olduğunu söyledi.
Gölcü, şu ana kadar herhangi bir GSM operatörü ile anlaşmadıklarını belirterek, 3G teknolojisine sahip Q100 modeli cep telefonunu bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'de piyasaya sunacaklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA / haber7.com
Gmail'den herkese açık 2 GB kapasite
Google Türkiye Ülke Müdürü Erem Karabey, internet kullanıcılarının artık davete gerek olmadan ücretsiz olarak Gmail e-posta adresi alabileceklerini söyledi.
Uygulamayı Türkiye'de bütün dünya ile aynı anda başlattıklarını belirten Karabey, bugüne kadar spam mailleri uzakta tutmak için koruma amaçlı kapalı hesap açma sistemini tercih ettiklerini, koruma sistemine yönelik yaptıkları çalışmaların sonucunda son kullanıcıların spam maillerden rahatsız olmayacağı noktaya gelindiğini, bu nedenle Gmail'i herkese açtıklarını söyledi.
2 GB'lık kapasite
Karabey, Türkçe olarak kullanılabilecek Gmail'in, 2 GB'lık kapasiteye sahip olduğunu açıkladı:
''Bunu Türkiye'de veren yok. Böylece kullanıcılar mesajlarını silmeden daha fazla bilgi, dosya ve resim saklama olanağına sahip olacak. Biz diyoruz ki, e-postalarını artık silmeyin, fotoğraflarınızı silmeyin, hepsi orada dursun ve e-postanızın içinde bunu kim, ne zaman atmıştı vesaire diye yazmayın.
Çünkü arama fonksiyonu var. Yani e-postalarınız içinde arama yapabiliyorsunuz. Google'nin arama gücünü Gmail'inizin içinde olduğunu düşünün ama bu aramayı sadece hesabın sahibi yapabilecek tabii...''
Konu bazında gruplama
Erem Karabey, Gmail'de e-postaların konu bazında gruplama olanağının da sağlandığını belirterek, ''Mesela gelen kutunuza düşen bir mailin konusu 'Cumartesi akşam programı' olsun. Sonra Ahmet yanıtladı, onun konusunda 2 yazıyor, Ayşe'nin yanıtına 3 yazıyor... Hepsi orada tutuluyor. Yani bir konuyla ilgili bütün e-postaları alt alta tutuyor'' dedi.
Gmail'in içinden chat yapılabildiğini kaydeden Karabey, bunun için herhangi bir programın download (indirme) işlemine gerek kalmadığını, e-posta adresine girildiğinde bir pencere açıldığını, adres listesindeki kişilerin online ya da offline olup olmadığının görülebildiğini ve her bilgisayarda ekstra bir işlem yapmadan bu hizmetten yararlanılabildiğini anlattı.
Kaynak : CNN Türk & Haber7.com
12 Şubat 2007 Pazartesi
Beslenmede doğru bilinen yanlışlar
İzmir'de bu yıl 5'incisi düzenlenen Halk Kongresi'nin ‘Sağlıklı beslenmede doğrular ve yanlışlar’ konulu oturumunda konuşan Prof. Dr. Sezgin Ünal, sağlıklı beslenmede ekmeğin önemine değindi. Ekmeğin çok zengin bir besin maddesi olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Ünal, çok ekmek yemenin kiloya neden olacağı inancının yanlış olduğunu belirtti. Prof.Dr. Ünal, “Ekmek karbonhidrat kaynağı gıdalarla birlikte alınırsa örneğin börek, pilav, makarna gibi kiloya neden olur. Bunun dışında her gün düzenli bir şekilde ekmek yemek gerekir. Ekmeği fazla tüketmenin sakıncası yok. Kepek, çavdar ve yulaflı tahıl ekmekleri bağırsak fonksiyonları açısından daha yararlı. Ancak üç öğünde sadece esmer ekmek yemek doğru değil. Fırından yeni çıkan sıcak ekmeğin midede hazmı çok zor. Ekmeği soğuk yiyin ve buzdolabında saklayın. Dolaptan çıkarınca da ısıtın” dedi.
Sebze ve meyvelerin keskin bıçakla doğranmasını, sebzelerin az suda en fazla 3 dakika haşlanmasını öneren Prof. Dr. Aydın Ural, sebzelerin eksi 18 derecede dondurularak saklanmasıyla vitamin değerini koruyacağını belirtti. Prof. Dr. Ünal, “Sebzeyi küçük dilimler halinde kesmeyin. Meyvenin suyunu sıkmak vitamin değerini düşürür. Elmayı kabuğuyla yiyin, portakalın sadece sarı kabuğunu soyun, altındaki beyaz kısmı C vitamini deposu. Mikrodalga fırının kaçak yapması boyun ve böbrek rahatsızlıklarına neden olur. Balık yağı içmek, balık yemek yerine geçmez. 1 gram balık yağında 9 kalori var” dedi.
Manyak oldum
Psikolojik tedavi gördüğünü söyleyen Bekleriz, "İyice manyak oldum. Doktorum ilk önce kendimi düşünmem gerektiğini söyleyerek beni teskin etti. Artık sadece kendimi düşünüyorum" dedi!..
İmamla 3 gün aynı odada kaldık
Karı-koca olamadık
Tuncay (Aslan) yani eski eşim, beni düğünde görmüş, aşık olmuş. O gece ailesine söylemiş. O zaman ben 16, Tuncay da 20 yaşındaydı. Bir hafta içinde söz kesildi. Önce Antakya'da lüks bir düğün yapıldı. Gerdek gecesi utancımdan başka odada soyup yatmıştım. Eşimle karı-koca olmadık. Sadece flört ettik... Evcilik oynayan iki çocuk gibiydik.
Kimse inanmadı
İlişkiye girmediğimize kimse inanmıyordu. Sonra Tuncay beni Almanya'ya aldırmak için işlemleri başlatmak üzere Bremen'e gitti. Bir ay sonra ben de Almanya'ya gittim. Uçaktan inip eve gittiğimizde kapıyı Tuncay açtı. Hiç suratıma bakmadan annesine sarıldı. Bana merhaba ile demedi. Dondum kaldım. Bir ay içinde çok değişmişti.
Büyü yapılmış
Bir gün kayınvalidem fala baktırmış. Oğluna büyü yapıldığını söylemişler. Kayınvalidem bir gün oğlunu ikna edip, Hollanda sınırında bir hocaya götürdü. Sonra bu hoca eve geldi. Evdeki büyüyü bozması için üç gün o adamla aynı odada kaldık. Başka yer yoktu. O koltukta, ben yerde yatıyordum. Ya hoca bana bir şey yapsaydı?
16’sında intiharı denedi 18 yaşında felç geçirdi
16 yaşındayken ailesi tarafından Gaziantep’in en zengin ailelerinden biri olan Aslan ailesinin tek oğlu Tuncay Aslan’la evlendirilen Yeliz Yeşilmen, bir yıl süren evliliğinde yaşadığı dramı, Kelebek’e anlattı. Boşandığında bakire olduğunu açıklayan Yelizmen, "Genç kızlığımı yaşayamadım. Benim hayatım ailelere, gençlere örnek olsun" dedi...
16 yaşında aileniz tarafından zorla evlendirilmişsiniz, doğru mu?
- Çok güzel bir genç kızdım. 12 yaşından itibaren beni istemeye geliyorlardı. Babam da başının belaya girmesini istemiyordu. Bir an önce başgöz etmek istedi. Lise 2’ye gidiyordum. Yaz tatiliydi. Antakya’da bir tanıdığımızın düğününe gittik. Evlendiğim çocuğun ailesi de bu düğüne gelmiş. Almanya’da yaşıyorlardı. Tuncay (Aslan) yani eski eşim, beni düğünde görmüş, aşık olmuş. Birkaç gün sonra eve komşularımız geldi ve çocuğun ailesiyle birlikte Almanya’da yaşadığını, tek çocuk olduğunu, çok zengin olduğunu ve benimle evlenmek istediğini söylediler. O zaman ben 16, Tuncay da 20 yaşındaydı...
Evlenmek istiyor muydunuz?
- Hayır. Ben okumak istiyordum. Avukat olmak, iş kadını olmak istiyordum.
Bir anlamda evlenmeye mecbur kaldınız?
- Evet. "Beni okutur musun?" dedim, o da kabul etti. O an Almanya’da okumak, dil öğrenmek bana çok cazip gelmişti. Sonuç olarak evlenmek istemesem de benim adıma babam çoktan kararı vermişti. Ayrıca aile bize Antakya ve Adana’da birer ev verecekti.
Bir anlamda başlık parası mıydı bu evler?
- Yani. Bir hafta içinde söz kesildi. Önce Antakya’da lüks bir düğün yapıldı.
Bir yıl evli kaldınız ve boşanırken bakire olduğunuz yazıldı, doğru mu?
- Evet doğru. Eşim bana yaklaşıyordu ama kaçıyordum. Gerdek gecesi utancımdan başka odada yatmıştım. Zaten bir haftadır koşuşturmaktan ikimiz de yorgunduk ve ilk gecemizi uyuyarak geçirdik.
Eşiniz de mi uyudu?
Eşim dokunmaya falan çalıştı ama bir şey olmadı. Sonra o da uyudu... Sabah asıl facia yaşandı. Eşimin annesi ve yengesi paldır küldür odaya girip, bakire olduğumu belgeleyen "mendili" görmek istediler. Onlara yorgunluktan uyuduğumuzu, bir şey olmadığını söyledik. Zaten uzun süre de bir şey olmadı.
Hiç mi?
- Hiç. Eşimle karı-koca olmadık... Evcilik oynayan iki çocuk gibiydik.
Doktora gittiniz mi?
- Doktora falan götürmediler yani. Aslında ne eşimde ne de bende bir sorun vardı. Büyü yüzünden bir araya gelemiyorduk.
Büyü mü?
- Evet... Tuncay beni Almanya’ya aldırmak için işlemleri başlatmak üzere Bremen’e gitti. Biz Gaziantep’te annesiyle bir ay birlikte kaldık. Neyse işlemler tamamlandı ve ben Almanya’ya gittim. Uçaktan inip eve gittiğimizde kapıyı Tuncay açtı. Hiç suratıma bakmadan annesine sarıldı. Bana merhaba bile demedi. Dondum kaldım. Bir ay içinde çok değişmişti. Aynı günün akşamı beni yatakta istemedi.
Bir gün kayınvalidem fal baktırmış. Oğluna büyü yapıldığını söylemişler. Herkes karar vermişti. Biz büyü yüzünden birleşemiyorduk ve Tuncay da bu yüzden beni düşman gibi görüyordu. Kapı kapı dolaşıp hocalara gitmeye başladılar. Büyü bozulsun diye dualı sular içtik, yıkandık yine olmadı. Kayınvalidem bir gün oğlunu ikna edip, Hollanda sınırında bir hocaya götürdü. Hoca onlara, "Eve gider gitmez karına tokat at, rahatlayacaksın" demiş. Eve gelince bir tokat yedim ki, anlatamam size. Beyin kanamasından ölüyorum dedim.
Bozuldu mu büyü?
- Yok, bozamadılar. Çünkü papaz büyüsüymüş. Domuz yağıyla yapmışlar. Ölüm büyüsüymüş. Eğer ben gitmeseydim, ya o beni öldürecekti, ya da ben onu.
Nasıl yani?
- Önce kayınvalidemin üstüne yürüdüm. Benim yüzümden iki kez kalp spazmı geçirdi. Sonra intihara teşebbüs ettim. Tuvalete kapatıp, bileklerimi kestim.
Ciddi misiniz?
- Evet. Ölmek istiyordum. Allah’tan damarımı kesmemişim. O haldeyken bile dövdü kayınvalidem beni. Türkiye’ye gitmek istediğimi, göndermezlerse kaçacağımı, ihtihar edeceğimi söylemeye başladım. Sonunda kabul ettiler ama bana bir sözleşme imzalatmaya kalktılar. Bu sözleşmede, "Düğünde takılan altınları, nafaka, mal-mülk istemiyorum" yazıyordu. Bunu imzalamamı istediler. İmzalamadım! İmzalamazsam ailemin yanına gidemeyeceğimi söylediler. Bunun üzerine ben de, karşı dairede oturan komşuya giderek, durumumu anlattım. Onlar da bundan korkup, yani polise söylerler diye beni biraz kafamı dinlemek üzeren ailemin yanına göndermeyi kabul ettiler. Tek başıma döndüm. Kimsenin haberi olmadan boşandık. Soranlara da kocamın öldüğünü söyledik.
Ailenize bakire olduğunuz söylediniz mi?
- Söyledim. İstanbul’a gelene kadar da bakireydim. Flörtlerim oldu ama o konuda tutucuydum, bir şey yaşamadım.
Boşandıktan sonra ne oldu?
- Hemen liseyi dışarıdan bitirdim. İskenderun’a yerleştik. Üniversite sınavlarına hazırlanmaya başladım. Çalışmaya başladım. Bir anda İskenderun’un en popüler VJ’i oldum. Fakat bir gün yönetim değişti ve yeni yönetim benim işime son verdi. O sinirle düşüp bayıldım. İlk müdahelem İskenderun’da yapıldı, sonra Adana Devlet Hastanesi’ne sevkedildim. Yüksek tansiyondan felç geçirmişim. Yaşım 18... Üç hafta hastanede yattım. İlk iki hafta komada kaldım. Aylarca fizik tedavi yapıldı. Sadece elimi, yüzümü oynatabiliyordum. Doktorum Ahmet Payas sayesinde ölmekten kurtuldum.
15 Ocak 2007 Pazartesi
Tecavüz mağduru denen kız bakire çıktı
Nesin Vakfı'nda öne sürülen tecavüz iddialarıyla ilgili tutuklanan iki gencin suçsuz olduğuna ilişkin ciddi bulgular ortaya çıktı. Tecavüze uğradığı iddia edilen Z.K. (14) adlı kızın Adli Tıp Kurumu'nda yapılan tetkiklerde "bakire olduğunun" belirlenmesiyle F.A. (17) ve E.A. (18) serbest bırakıldı.
Cezaevinde kaldıkları 2 gece 3 gün boyunca fiziksel ve psikojik şiddete maruz kaldıklarını ileri süren çocuklar, "Falakaya yatırıldık, plastik borularla dövüldük" dediler. Nesin Vakfı Yönetmeni Prof. Dr. Ali Nesin, "Çocuklarımızın ve suçlanan vakfımızın haklarını mahkemede arayacağız" diye konuştu.
İstanbul Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kalan F.A. ve E.A., aynı yurtta kalan Z.K.'nın annesinin şikâyeti üzerine "tecavüz" iddiasıyla 8 Ocak'ta gözaltına alındılar. Ali Nesin, çocukların gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, iddiaların asılsız olduğunu, olayın özel bir televizyon kanalı tarafından planlandığını söyledi.
Tecavüz edildiği ileri sürülen Z.K. tetkik için Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, F.A ve E.A. da 10 Ocak'ta tutuklanarak cezaevine konuldu.
Çubukçu: Yanınızdayım
Ancak Adli Tıp Kurumu'ndan gelen Z.K.'nın bakire olduğu yönündeki rapor, F.A. ve E.A.'ya yöneltilen suçlamaları temelinden sarstı. Yönetmen Ali Nesin, yaşanan olaylar karşısında yıprandıklarını belirterek Milliyet'e şunları söyledi:
"Psikolojik desteğe ihtiyacımız var. 5 günde 1 kap sıcak yemek yedim. (Devlet Bakanı) Nimet Çubukçu aradı ve yanımızda olduğunu söyledi. Bu bizim için moral oldu. Bundan sonra vakfımızı korumamız lazım. Eğer tecavüze uğradığı ileri sürülen kızımız bakire çıkmasaydı, kendimizi aklayamayacaktık. Yani vakfa geldiğinde bakire olmayabilirdi, o zaman ne yapacaktık. Peki bir daha böyle bir saldırıyla karşılaşmamak için ne yapmalıyız? Ya vakfı kapatacağız ya da vakfa gelen her çocuğu kızlık muayenesine göndereceğiz. 1 hafta annesine gitti diyelim, yeniden kızlık kontrolü yapıp vakfa mı alacağız? 30 yılda kurduğumuz vakfın imajı, 2 günde bozuldu. Atılan çamurun izini temizleyeceğiz."
Şiddet rapora geçti
Cezaevinden çıktıktan sonra Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen F.A ve E.A'nın gördüğü şiddet, rapora da yansıdı. Dr. Ferhat Işık'ın verdiği raporda olayın öyküsünde çocukların, "Cezaevi gardiyanları tarafından plastik boruyla vurulmak suretiyle darp edilmiş olduğu" belirtildi. Raporda el, dirsek, tüm yüzeyi parmakları kapsayan ekimoz olduğu vurgulandı.
'Sapık torunlar'
Tecavüz iddiasıyla karşı karşıya kalan ve bu nedenle 2 gece 3 günü cezaevinde geçiren çocuklar, yaşadıkları travma nedeniyle sarsıldıklarını vurguladılar.
Milliyet'e konuşan çocuklardan F.A., şunları söyledi: "Bayrampaşa Cezaevi'ne girer girmez işkence başladı. Bir gardiyan girişte, 'Suçun ne ulan?' dedi. Bir şey söylemedim. Bir başka gardiyandan suçumu öğrendikten sonra plastik uzun borularla bacaklarıma ve ellerime vurdu. Sonra falakaya yatırdı.
Acıdan topuklarıma basarak yürüdüm. Normal yürüyemiyorum diye sinirlenip sırtıma vurdu. Döndükten sonra aynı plastik boruyla sırtıma vurdu. Sonra beni karantinaya götürdüler. 2 metrelik yerde 6 kişi kaldık. Ertesi sabah çıktık. Bir başka gardiyan enseme enseme vurdu. 'Nesin'in sapık torunları!' diye tekme attı. Sıraya sokup saçlarımızı kestiler. Daha sonra götürüldüğüm A1 koğuşundaki koğuş ağası da suçlamayı öğrenip beni dövdü.
Gece 24.00 sıralarında gardiyan gelip tahliye olduğumu, gideceğimi söyledi. Girişte 100 YTL paramı aldıkları için tek kuruşum yoktu. Birisi 10 YTL verdi. Gecenin karanlığında bir çıktım, sağanak halinde yağmur yağıyor. Tek başıma tramvaya binip eve gittim."
Doğru tecavüzcü koğuşuna
E.A. da başına gelenleri şöyle anlattı:
"Nezarethaneye alındığım 8 Ocak Pazartesi doğum günümdü. Çarşamba günü Metris Cezaevi'ne kondum. Cezaevini koruyan askerler dosyadan suçumu okur okumaz beni dövmeye başladılar. Dört asker tekme, tokat atmaya başladılar. Sonra gardiyanlar suçumu öğrenince bir fasıl da onlar dövdü. Ardından karantinaya götürdüler.
Bir görevli Allah'a inanıp inanmadığımı sordu. İnandığımı söyleyince şaşırdı, 'Aziz Nesin Vakfı'ndan gelmiyor musun? Oradan gelip de nasıl Allah'a inandığını söylüyorsun?' diye bağırmaya başladı. Karantina koğuşunda 80 kişi filan vardı. Soranlara suçumun hırsızlık olduğunu söyledim.
Cuma günü karantinadan çıkarılıp tecavüz koğuşuna konuldum. Ümraniye sapığı, Avcılar sapığı, bir yüzbaşı sapık hepsi bu koğuşta kalıyordu.
Daha önce, 'Seni bir daha karşımda görmeyeyim' diye beni döven gardiyan tecavüz koğuşunda beni görünce 'Seni görmeyeyim demiştim' diyerek yeniden dövdü. Bir gardiyan, 'Seni buradan çıkarıp cinayet koğuşuna koyarım' diye beni tehdit etti. Üstü kapalı tecavüz edilmekle ve öldürülmekle tehdit ettiler."
Milliyet
ABD İncirlik'te ne hazırlığı yapıyor?
ABD, Almanya'daki üssünden takviye olarak İncirlik'e 16 yeni F-16 gönderdi. ABD, sebep olarak 'Türkiye ile ortak tatbikatı' gösterdi. Ancak asıl strateji iki ülkeye gözdağı.
Yeni Irak stratejisini ülkedeki İran bağlantılarını kesmeye odaklayan ABD, Adana'daki üssüne savaş ve erken uyarı uçakları gönderdi. Üç yıl aradan sonra gelen ilk uçakların Türkiye ile ortak tatbikat için geldiği iddia edildi.
ABD 'nin geçen hafta açıkladığı Irak'ın yeni strateji planına temel teşkil eden en önemli noktalardan biri de ülkedeki çatışma ortamına destek veren dış güçlerin faaliyetlerini etkisizleştirmekti. Başkan Bush'un 'toprak bütünlüğünü korumak' olarak açıkladığı bu stratejinin temeli de İran ve Suriye'nin ülkedeki gizli faaliyetlerini kesmek için daha fazla baskı yapılması etrafında şekilleniyordu.
F-16'LAR ALMANYA'DAN
Nitekim geçen hafta kuzeydeki Kürt kenti Erbil'de yapılan ABD operasyonlarında İran ofislerinin basılması, direnişçilere destek verdiği öne sürülen İranlıların tutuklanması da bu yönde atılmış bir adım olarak yorumlanıyor. İngiliz Guardian gazetesi konuyu mercek altına aldığı geniş bir yorum-haberinde Adana'da bulunan İncirlik üssünde bu strateji kapsamında son günlerdeki hareketliliğe dikkat çekti.
PATRIOT YERLEŞTİRECEK
İran üzerindeki baskıları giderek daha belirgin bir hale gelmesini gösteren kanıtlar arasında ABD'nin İncirlik üssüne geçtiğimiz cuma günü takviye olarak 16 F-16 uçağı göndermesi de gösterildi. F-16'ların ABD'nin Almanya'daki üslerinden erken uyarı sistemli Awacslar eşliğinde getirildiği bildirildi. Son 3 yıldır İncirlik üssüne yapılan bu ilk askeri araç takviyesinin "Türkiye-ABD ortaklığıyla yapılacak bir askeri tabikatta kullanılacağı" da belirtildi. Ortadoğu ülkelerine Patriot savunma sistemlerinin de yerleştirilmesi planlandığını yazan gazete, Bush'un yeni strateji planının Irak Çalışma Grubu ve İngiltere'nin İran'la doğrudan görüşmeler yapılması önerilerinin tersine daha büyük bir risk alarak Irak bağlantılarını koparmaya yönelik olacağı yorumunu da yaptı.
İRAN-SADR YAKINLIĞI
Gazete, Şii İran'ın Irak'taki en güçlü Şii lider Mukteda Es Sadr ile olan yakın ilişkisine değindi. Sadr'ın geçen yıl Tahran'a yaptığı ziyarette üst düzey İranlı yetkililerle görüştüğünü hatırlattı. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın son dönemde ABD'ye yaptığı "Çekilirseniz Irak'taki kaosa son verme konusunda aracı olabiliriz" teklifinin de işgale karşı bir koz olduğu belirtildi. Irak'ın üst düzey Şii liderlerinin çoğunun İran doğumlu olduğuna da dikkat çekildi.
İran, Erbil baskını için ABD'den tazminat istiyor
Irak'ta geçen hafta ABD ordusu tarafından Erbil'de tutuklanan 5 İranlı ile ilgili kriz belirsizliğini koruyor. ABD dün tutuklanan İranlılar'ın Devrim Muhafızları üyesi olduğunu ve Iraklı militanlara para sağladığını öne sürdü. İran ise diplomat olduğunu açıkladığı 5 vatandaşının derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyin Tahran'da düzenlediği basın toplantısında "Amerika Irak'taki ofislerimizi zarar verdiği için bize tazminat ödemeli" dedi. Irak kaynakları ise İranlı diplomatların yakında serbest bırakılacağını ve ABD'nin baskınlar sırasında gerçek hedefi şaşırdığını söylüyor.
Sabah
Baş döndüren icatlar!
Microsoft’un sahibi Bill Gates; evde TV, bilgisayar, MP3 çalar ve cep telefonu gibi tüm elektronik cihazları birbirine bağlayan son sistemi tanıttı. Gates, “Artık TV’yle internete bağlanıp film izlenebilecek” dedi
Dünyada bilgisayar devrimini başlatan Bill Gates, ABD’nin Las Vegas kentinde düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (CES), 1200 basın mensubunun karşısına çıkarak “Dijital devrim başlıyor. Artık dünya tamamen değişecek” dedi. Amacının, tüm elektonik cihazları birbirine bağlayarak insan hayatını tamamen kolaylaştırmak olduğunu belirten Gates, Microsoft’un evler için özel olarak tasarladığı bir server (işletim merkezi) ve yazılımı Vista’yı tanıttı. Quattro olarak adlandırılan sistem sayesinde evdeki telefon, bilgisayar, MP3 çalar, oyun konsolu ve televizyon kablosuz ortamda birbirine bağlanıyor.
ELEKTRONİKLER BİRLEŞTİ
Hafızasına DVD formatında 1000 film kaydedebilen Quattro tüm medya (resim,ses,video) dosyalarının ana bir merkezde hafızaya alınmasına olanak sağlıyor. Örneğin, cep telefonuyla çekilen bir video görüntüsü tek bir tuşa basılarak Quattro’nın belleğine gönderiliyor; kullanıcı daha sonra bu videoyu kumandanın yine tek bir tuşla televizyon ekranından izleyebiliyor. Ayrıca internetten indirdiğiniz bir şarkıyı yine Quattro aracılığıyla kablosuz ortamda MP3 çalarınıza aktarabiliyor veya dijital kamera ile çekilen fotoğraflarınızı ister cep telefonuna, isterseniz bilgisayara gönderilebiliyorsunuz.
INTERNET TV GELİYOR
Gates ayrıca 2 yılda 11 milyon satan X-Box oyun konsolu ile televizyonlara internet üzerinden film indirilebileceğini müjdeledi. Internet TV Protocol formatında çalışan yeni X-Box’larla aynı zamanda dijital TV yayınları da izlenebilecek. Yani TV’de sadece kanallar değil, istenilen programlar, istenen saatte izlenebilecek. Teknoloji devi Sony de doğrudan internete bağlanarak DVD formatında film indirilmesini sağlayan yeni ürününü Las Vegas’ta tanıttı.
BİLGİSAYARLAR ARTIK DOKUNMATİK!
Microsoft, yeni ürünleri için birçok teknoloji deviyle işbirliğine gitti. Bilgisayar devi HP’nin yeni bilgisayarı TouchSmart’ta Microsoft’un işletim sistemi Vista kullanılıyor. Bilgisayar, ekranına yapılan bir dokunuşla verilen komutları yerine getiriyor.
SAAT KENDİ KENDİNİ AYARLAYACAK
Microsoft’un yeni sisteminde yer alan elektronik duvar saati, periyodik olarak internete bağlanacak. Saat kendini ayarlayacak ve günlük hava durumu bilgilerini sesli olarak okuyacak.
Otoda sesli komut
Otomotiv devi Ford ve Microsoft, arabalarda cep telefonunu ve müzik sistemini sürücünün sesli komutuyla çalıştıracak bir teknoloji geliştirdi. Detroit Otomobil Fuarı’nda tanıtımı yapılan “Sync” adlı yeni teknoloji sayesinde sürücüler yoldan gözünü ayırmadan ve ellerini kullanmadan cep telefonundan istediği numarayı arayacak, kısa mesajlarını otomobilin panelinde okuyabilecek veya istedikleri radyo kanalını sadece sesli kumandayla ayarlayabilecek. Bu yıl aralarında Ford Focus’un da bulunduğu 12 Ford modeline yerleştirecek sisteme cep telefonu, el bilgisayarı, MP3 çalarlar da bağlanabiliyor. Sync yazılım sistemi, şimdilik sadece İngilizce, Fransızca ve İspanyolca komutları anlayabiliyor.
VATAN
Uçağı ABD'liler mi düşürdü?
"ABD'liler düşen uçağın enkazını kaldırmış. Türk heyeti enkazı göremedi. Sadece olay yeri incelenip uçağın düşüşü ile ilgili bir kroki çizildi. Kara kutu incelenmeden uçağın düşürüldüğü konusunda açıklama yapmak doğru değil. Olayı, meşhur olmak ve sesini duyurmak için üstlenen bazı gruplar var."
İdam sırasında başı koptu
Irak hükümeti, Saddam Hüseyin'in bu sabah idam edilen yardımcılarından Barzan İbrahim El Tikriti'nin başının, infaz sırasında koptuğunu açıkladı.
Saddam'ın yardımcıları El Tikriti ile Avad Hamid El Bender'in infazlarıyla ilgili bilgi veren hükümet sözcüsü Ali El Dabbah, Barzan İbrahim'in kafasının, TSİ 03.00'daki infaz işlemi sırasında koptuğunu söyledi.
El Dabbah, düzenlediği basın toplantısında, "Barzan'ın kafası, sık rastlanmayan bir şekilde, infaz sırasında vücudundan ayrıldı" dedi.
Dabbah, cesetlerin, defnedilmeleri için birkaç gün içinde ailelerine teslim edileceğini kaydetti.
A.A
Tayland'da kuş giribi SALGINI
Tarım Bakanlığı, laboratuvar sonuçlarıyla, ülkenin kuzeyindeki Phitsanilok bölgesindeki bazı ördeklerin H5N1 virüsü taşıdığının tespit edildiğini bildirdi.
Bakanlığın Çiftlik Hayvanları Dairesi Başkanı Pirom Sriçan, 1900 dolayında ördeğin itlaf edildiğini belirtti. Tayland'da son olarak geçen temmuz ayında kuş gribi salgını görülmüştü.
Vietnam'da da yeni salgınlar başgöstermiş, Endonezya'da ise son dönemde hastalıktan 4 kişi yaşamını yitirmişti.
Kanser için yeni bir ilaç geliştirildi
The Lancet Oncology dergisinde yer alan makalede, L-NNA isimli ilacın henüz deney safhasında olduğu ve küçük bir grup denek üzerinde test edildiği belirtildi.
Sözkonusu ilacın, tömürün kan desteğini korumasına yardım eden, böylece kanser hücrelerinin büyüyerek yayılmasını sağlayan nitrik oksid maddesinin üretilmesiyle ilgili bir enzimi engellediği bildirildi.
7 KADIN 11 ERKEK ÜZERİNDE DENENDİ
İlacın nihai sonuçunu görmek için 3 safhalı bir program uygulanacağını belirten doktorlar, ilacın 1. Safha olarak adlandırdıkları bölümde 7 kadın ve 11 erkek üzerinde denendiğini kaydetti. Deneklerden 12'sinin akciğer kanseri, 5'inin prostat kanseri ve birinin de rahim kanseri olduğu ifade edildi.
Yüksek dozda ilaç verilen 8 hastada, tedaviden 1 saat sonra tümörlerdeki kan desteğinin kaydedeğer oranda düştüğü ve bu oranı 24 saat boyunca muhafaza ettiği bildirildi.
İlacın 3 hastada yüksek tansiyon, diğer 3 hastada ise yüksek kalp çarpıntısına yol açtığı kaydedildi. Mount Vernon Kanser Merkezi'nden Quan-Sing Ng, ilk sonuçların daha sonraki deneyler için ümit verici olduğunu belirtti.