19 Şubat 2007 Pazartesi

Cep'ten film ve maç dönemi


Televizyonu 'cep'e sığdıran teknoloji olarak tanımlanan 3. nesil (3G) GSM hizmetlerinin hayata geçirilmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararı çıktı. 6 ay içinde çıkılacak ihaleyle en az dört şirkete üçüncü nesil lisans yetkisi verilecek.

Bu sayede Hazine'nin kasasına girecek miktarın 1 milyar Euro'yu aşması bekleniyor. GSM operatörleri; Turkcell, Telsim ve Avea 3G'ye uyumlu altyapı hizmetlerini bir yıl öncesinden tamamladıklarını belirterek, söz konusu hizmete bir an önce geçilmesini istiyor.

3G neler getirecek?

Cep telefonundan görüntülü konuşma yapılabilecek.

Televizyon izlenebilecek.

İnternete ADSL gibi geniş banttan bağlanılacak.

Film ve müzik klipleri 'cep'e çok daha hızlı indirilebilecek.

E-devlet hizmetlerine mobil olarak da erişilebilecek.

İnteraktif oyunlar yayılacak, video mesajlaşma gerçekleşebilecek.

Veri indirme ücretleri mevcut GPRS tarifelerine göre daha ucuz olacak ve hız artacak.

Zaman

16 Şubat 2007 Cuma

Kadınları en iyi anlayan 50 erkek...

Bilim, sanat, iş dünyası, medya dünyasındaki etkili kadın isimlerden oluşan jüri, "kadınları en iyi anlayan" 50 erkeği belirledi.
The Observer gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, aralarında Kirstie Allsopp, Christiane Amanpour, Imogen Edwards-Jones, Emma Forrest, Emilia Fox, Kirsty Young gibi medya, sanat ve iş dünyasından isimlerin bulunduğu "kadın jüri", ilk Oskar’ını geçen yıl kucaklayan, "yaşayan en seksi erkek" unvanını son beş yıldır kimseye kaptırmayan 45 yaşındaki aktör George Clooney’i, "kadınları en iyi anlayan erkekler" listesinin de ilk sırasına yerleştirdi.
Jüri, müzmin bekar Clooney’e bu unvanın verilmesine gerekçe olarak "evcil hayata geçmeye hazır görünmese de" verdiği demeçler ve yaşam tarzının kadınların beğenisiyle örtüşmesini gösterdi.

İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ SIRADA DOKTORLAR BULUNUYOR
Üreme hormonlarına ilişkin çalışmaları, 1960 yılında doğum kontrol hapının geliştirilmesine neden olan 86 yaşındaki bilimadamı Carl Djerassi, listenin ikinci sırasında yer alıyor. Jüri, Djerassi’ye olan saygısını "yüzyılın en önemli sosyal fırsatlarından birinin mucidi, kadınların kendi hayatlarının kontrolünü ele geçirmelerine yardımcı oldu" ifadeleriyle dile getirdi.
Djerassi’nin "Liberal ve bağımsız bir kadın, kendi doğurganlığının da yetkilisi olmalıdır" sözleri, bilimadamını listenin ilk beşinde yer almasının da nedeni olarak gösteriliyor.
Kısırlık tedavisi yönündeki çalışmaları kadar, ileriki yaşlarda annelik ve tek ebeveynli çocuklar konusundaki açıklamalarıyla da tanınan 66 yaşındaki Robert Winston da "kadınları en iyi anlayan 3. erkek" unvanına sahip oldu.

BILL CLINTON İLK 5’TE
ABD’nin unutulmaz başkanları arasında yer alan, Amerikan halkı arasındaki popülerliğini "Monika Lewinsky" skandalına rağmen kaybetmeyen Bill Clinton, listede ilk beş arasında kendine yer buldu.
Clinton’un başkanlığı döneminde, kadınların meslek edinmesi, küçük işletme açmaları için kredi desteği sağlanması, çeşitli sağlık hizmetlerine ulaşımlarının kolaylaştırılması gibi önemli programları yürürlüğe koyduğunu ifade eden jüri, başkanlık sonrası kurduğu Bill Clinton Vakfının AIDS konusundaki çalışmalarının ve Clinton’un başkanlık yarışındaki eşine verdiği desteğin de önemli olduğunu belirtti.
Jüri, eşini aldatan Clinton’un, bu davranışlarına rağmen ilk beş arasında yer almasına gerekçe olarak da "özenli ve düşünceli biçimde seçilmiş iyi işlerin, kadınlara kur yapan bir adamın hatalarını örtebileceğini" gösterdi.
Observer’ın haberine göre, 50 kişilik listede, uygun fiyatla giyim olanakları sağlayan Arcadia Grubun sahibi Dorothy Perkins, "süs bebeği görüntüsü yerine, kadınların daha rahat olabilecekleri kıyafet tarzlarını benimsediği için" Mark and Spencer Mağazalarının CEO’su Stuart Rose, "kadınlar artık maço politikalardan sıkıldı" diyen ve kadınlar arasındaki oy oranı giderek artan İngiliz muhalif lider David Cameron, "her filmi kadınlara yönelik bir övgü, destan" olarak nitelendirilen İspanyol film yönetmeni Pedro Almadovar, kredilerinin büyük bölümü kadınlara kullandırılan Grameen Bank’ın kurucusu, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus, "çıplak pozlar vermenin sadece kadınlara özgü olmaması gerektiğini söyleyen" yeni James Bond Daniel Craig, "erkekleri anlamak isteyen kadınları anlattığı kitaplarıyla" yazar Nick Hornby gibi isimler yer alıyor.

Çift sim kartlı telefon Türkiye'de

İki farklı hattın aynı anda faal olabildiği, kullanılabildiği “dünyanın ilk” çift SIM kartlı cep telefonu General Mobile DST01, KDV dahil 799 YTL'ye dünya ile aynı anda Türkiye'de satışa sunuldu.

Telefonun Türkiye distribütörlüğünü yapan Gençcell Genel Müdürü Muzaffer Gölcü, düzenlenen basın toplantısında, mobil operatörlerin yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de cep telefonu kullanıcılarının yüzde 37'sinin çift SIM kart kullandığının belirlendiğini aktardı.

Özellikle iş adamlarının çoğunun hem çift kart hem de çift telefon bulundurduğuna dikkati çeken Gölcü, DST01 modelinin içinde bulunan çift anteni sayesinde iki farklı operatörün ya da aynı operatörün iki farklı kartının aynı anda çalışmasına olanak sağladığını, böylece iki telefon taşıma ya da bir hat kullanımdayken diğerinin kapalı olması gibi sorunların sona ereceğini anlattı.

Gölcü, avuç içi bilgisayar tarzında tasarlanan modelin dokunmatik olduğunu ve iki ayrı tuş ile her bir hattın kullanılmasına olanak sağladığını dile getirdi. Muzaffer Gölcü, telefonun 256 MB mikro SD kart, 1,3 megapiksel kamera, 262 bin renk, USB şarj, MP3 çalar, MPEG4 oynatıcı, video kaydedicisi, el yazısı girişi ve 2 inç TFT dokunmatik ekran ve e-mail alıp gönderme özelliklerine sahip olduğunu ifade etti.

Kore'de tasarlanıp Çin'de üretilen GM DST01 modelinin son kullanıcıya KDV dahil 799 YTL fiyatla satılacağını açıklayan Gölcü, hedeflerinin yılda 100 bin satış yaparak yüzde 20'lik pazar payına ulaşmak olduğunu söyledi.
Gölcü, şu ana kadar herhangi bir GSM operatörü ile anlaşmadıklarını belirterek, 3G teknolojisine sahip Q100 modeli cep telefonunu bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'de piyasaya sunacaklarını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA / haber7.com

Gmail'den herkese açık 2 GB kapasite

Google'ın ücretsiz e-posta hizmeti Gmail, dünya ile aynı anda Türkiye'de tüm internet kullanıcılarının kullanımına açıldı. e-posta adresi alanlara, 2 GB'lik kapasite verilecek.

Google Türkiye Ülke Müdürü Erem Karabey, internet kullanıcılarının artık davete gerek olmadan ücretsiz olarak Gmail e-posta adresi alabileceklerini söyledi.

Uygulamayı Türkiye'de bütün dünya ile aynı anda başlattıklarını belirten Karabey, bugüne kadar spam mailleri uzakta tutmak için koruma amaçlı kapalı hesap açma sistemini tercih ettiklerini, koruma sistemine yönelik yaptıkları çalışmaların sonucunda son kullanıcıların spam maillerden rahatsız olmayacağı noktaya gelindiğini, bu nedenle Gmail'i herkese açtıklarını söyledi.

2 GB'lık kapasite

Karabey, Türkçe olarak kullanılabilecek Gmail'in, 2 GB'lık kapasiteye sahip olduğunu açıkladı:

''Bunu Türkiye'de veren yok. Böylece kullanıcılar mesajlarını silmeden daha fazla bilgi, dosya ve resim saklama olanağına sahip olacak. Biz diyoruz ki, e-postalarını artık silmeyin, fotoğraflarınızı silmeyin, hepsi orada dursun ve e-postanızın içinde bunu kim, ne zaman atmıştı vesaire diye yazmayın.

Çünkü arama fonksiyonu var. Yani e-postalarınız içinde arama yapabiliyorsunuz. Google'nin arama gücünü Gmail'inizin içinde olduğunu düşünün ama bu aramayı sadece hesabın sahibi yapabilecek tabii...''

Konu bazında gruplama

Erem Karabey, Gmail'de e-postaların konu bazında gruplama olanağının da sağlandığını belirterek, ''Mesela gelen kutunuza düşen bir mailin konusu 'Cumartesi akşam programı' olsun. Sonra Ahmet yanıtladı, onun konusunda 2 yazıyor, Ayşe'nin yanıtına 3 yazıyor... Hepsi orada tutuluyor. Yani bir konuyla ilgili bütün e-postaları alt alta tutuyor'' dedi.

Gmail'in içinden chat yapılabildiğini kaydeden Karabey, bunun için herhangi bir programın download (indirme) işlemine gerek kalmadığını, e-posta adresine girildiğinde bir pencere açıldığını, adres listesindeki kişilerin online ya da offline olup olmadığının görülebildiğini ve her bilgisayarda ekstra bir işlem yapmadan bu hizmetten yararlanılabildiğini anlattı.

Kaynak : CNN Türk & Haber7.com

12 Şubat 2007 Pazartesi

Beslenmede doğru bilinen yanlışlar

Sağlılı beslenmede doğru bilinen yanlışlara dikkat çeken uzmanlar, “Üç öğün esmer ekmek yemeyin. Portakalın beyaz liflerini atmayın” uyarısında bulundu.

İzmir'de bu yıl 5'incisi düzenlenen Halk Kongresi'nin ‘Sağlıklı beslenmede doğrular ve yanlışlar’ konulu oturumunda konuşan Prof. Dr. Sezgin Ünal, sağlıklı beslenmede ekmeğin önemine değindi. Ekmeğin çok zengin bir besin maddesi olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Ünal, çok ekmek yemenin kiloya neden olacağı inancının yanlış olduğunu belirtti. Prof.Dr. Ünal, “Ekmek karbonhidrat kaynağı gıdalarla birlikte alınırsa örneğin börek, pilav, makarna gibi kiloya neden olur. Bunun dışında her gün düzenli bir şekilde ekmek yemek gerekir. Ekmeği fazla tüketmenin sakıncası yok. Kepek, çavdar ve yulaflı tahıl ekmekleri bağırsak fonksiyonları açısından daha yararlı. Ancak üç öğünde sadece esmer ekmek yemek doğru değil. Fırından yeni çıkan sıcak ekmeğin midede hazmı çok zor. Ekmeği soğuk yiyin ve buzdolabında saklayın. Dolaptan çıkarınca da ısıtın” dedi.

Sebze ve meyvelerin keskin bıçakla doğranmasını, sebzelerin az suda en fazla 3 dakika haşlanmasını öneren Prof. Dr. Aydın Ural, sebzelerin eksi 18 derecede dondurularak saklanmasıyla vitamin değerini koruyacağını belirtti. Prof. Dr. Ünal, “Sebzeyi küçük dilimler halinde kesmeyin. Meyvenin suyunu sıkmak vitamin değerini düşürür. Elmayı kabuğuyla yiyin, portakalın sadece sarı kabuğunu soyun, altındaki beyaz kısmı C vitamini deposu. Mikrodalga fırının kaçak yapması boyun ve böbrek rahatsızlıklarına neden olur. Balık yağı içmek, balık yemek yerine geçmez. 1 gram balık yağında 9 kalori var” dedi.

Manyak oldum

10 yıllık evliliğini bitirme kararı alan Doğa Bekleriz, yaşadığı ilişkiler konusunda konuşmama kararı aldı. Son olarak 20 yaşındaki üniversite öğrencisi bir gençle görüntülenen ünlü manken, "Kimse benim içimde yaşadıklarımı bilemez. Dolayısıyla bu konularla ilgili yorum yapmıyorum" dedi.

Psikolojik tedavi gördüğünü söyleyen Bekleriz, "İyice manyak oldum. Doktorum ilk önce kendimi düşünmem gerektiğini söyleyerek beni teskin etti. Artık sadece kendimi düşünüyorum" dedi!..

İmamla 3 gün aynı odada kaldık

16 yaşındayken ailesi tarafından zorla evlendirilen Yeliz Yeşilmen, bir yıl süren evliliğinde yaşadığı dramı anlattı. Boşandığında bakire olduğunu açıklayan Yelizmen, "Genç kızlığımı yaşayamadım. Hayatım ailelere, gençlere örnek olsun" dedi...

Karı-koca olamadık
Tuncay (Aslan) yani eski eşim, beni düğünde görmüş, aşık olmuş. O gece ailesine söylemiş. O zaman ben 16, Tuncay da 20 yaşındaydı. Bir hafta içinde söz kesildi. Önce Antakya'da lüks bir düğün yapıldı. Gerdek gecesi utancımdan başka odada soyup yatmıştım. Eşimle karı-koca olmadık. Sadece flört ettik... Evcilik oynayan iki çocuk gibiydik.

Kimse inanmadı
İlişkiye girmediğimize kimse inanmıyordu. Sonra Tuncay beni Almanya'ya aldırmak için işlemleri başlatmak üzere Bremen'e gitti. Bir ay sonra ben de Almanya'ya gittim. Uçaktan inip eve gittiğimizde kapıyı Tuncay açtı. Hiç suratıma bakmadan annesine sarıldı. Bana merhaba ile demedi. Dondum kaldım. Bir ay içinde çok değişmişti.

Büyü yapılmış
Bir gün kayınvalidem fala baktırmış. Oğluna büyü yapıldığını söylemişler. Kayınvalidem bir gün oğlunu ikna edip, Hollanda sınırında bir hocaya götürdü. Sonra bu hoca eve geldi. Evdeki büyüyü bozması için üç gün o adamla aynı odada kaldık. Başka yer yoktu. O koltukta, ben yerde yatıyordum. Ya hoca bana bir şey yapsaydı?

16’sında intiharı denedi 18 yaşında felç geçirdi

16 yaşındayken ailesi tarafından Gaziantep’in en zengin ailelerinden biri olan Aslan ailesinin tek oğlu Tuncay Aslan’la evlendirilen Yeliz Yeşilmen, bir yıl süren evliliğinde yaşadığı dramı, Kelebek’e anlattı. Boşandığında bakire olduğunu açıklayan Yelizmen, "Genç kızlığımı yaşayamadım. Benim hayatım ailelere, gençlere örnek olsun" dedi...

16 yaşında aileniz tarafından zorla evlendirilmişsiniz, doğru mu?

- Çok güzel bir genç kızdım. 12 yaşından itibaren beni istemeye geliyorlardı. Babam da başının belaya girmesini istemiyordu. Bir an önce başgöz etmek istedi. Lise 2’ye gidiyordum. Yaz tatiliydi. Antakya’da bir tanıdığımızın düğününe gittik. Evlendiğim çocuğun ailesi de bu düğüne gelmiş. Almanya’da yaşıyorlardı. Tuncay (Aslan) yani eski eşim, beni düğünde görmüş, aşık olmuş. Birkaç gün sonra eve komşularımız geldi ve çocuğun ailesiyle birlikte Almanya’da yaşadığını, tek çocuk olduğunu, çok zengin olduğunu ve benimle evlenmek istediğini söylediler. O zaman ben 16, Tuncay da 20 yaşındaydı...

Evlenmek istiyor muydunuz?

- Hayır. Ben okumak istiyordum. Avukat olmak, iş kadını olmak istiyordum.

Bir anlamda evlenmeye mecbur kaldınız?

- Evet. "Beni okutur musun?" dedim, o da kabul etti. O an Almanya’da okumak, dil öğrenmek bana çok cazip gelmişti. Sonuç olarak evlenmek istemesem de benim adıma babam çoktan kararı vermişti. Ayrıca aile bize Antakya ve Adana’da birer ev verecekti.

Bir anlamda başlık parası mıydı bu evler?

/_newsimages/2872433.jpg- Yani. Bir hafta içinde söz kesildi. Önce Antakya’da lüks bir düğün yapıldı.

Bir yıl evli kaldınız ve boşanırken bakire olduğunuz yazıldı, doğru mu?

- Evet doğru. Eşim bana yaklaşıyordu ama kaçıyordum. Gerdek gecesi utancımdan başka odada yatmıştım. Zaten bir haftadır koşuşturmaktan ikimiz de yorgunduk ve ilk gecemizi uyuyarak geçirdik.

Eşiniz de mi uyudu?

Eşim dokunmaya falan çalıştı ama bir şey olmadı. Sonra o da uyudu... Sabah asıl facia yaşandı. Eşimin annesi ve yengesi paldır küldür odaya girip, bakire olduğumu belgeleyen "mendili" görmek istediler. Onlara yorgunluktan uyuduğumuzu, bir şey olmadığını söyledik. Zaten uzun süre de bir şey olmadı.

Hiç mi?

- Hiç. Eşimle karı-koca olmadık... Evcilik oynayan iki çocuk gibiydik.

Doktora gittiniz mi?

- Doktora falan götürmediler yani. Aslında ne eşimde ne de bende bir sorun vardı. Büyü yüzünden bir araya gelemiyorduk.

Büyü mü?

- Evet... Tuncay beni Almanya’ya aldırmak için işlemleri başlatmak üzere Bremen’e gitti. Biz Gaziantep’te annesiyle bir ay birlikte kaldık. Neyse işlemler tamamlandı ve ben Almanya’ya gittim. Uçaktan inip eve gittiğimizde kapıyı Tuncay açtı. Hiç suratıma bakmadan annesine sarıldı. Bana merhaba bile demedi. Dondum kaldım. Bir ay içinde çok değişmişti. Aynı günün akşamı beni yatakta istemedi.

Büyü yapıldığını nereden anladınız?

Bir gün kayınvalidem fal baktırmış. Oğluna büyü yapıldığını söylemişler. Herkes karar vermişti. Biz büyü yüzünden birleşemiyorduk ve Tuncay da bu yüzden beni düşman gibi görüyordu. Kapı kapı dolaşıp hocalara gitmeye başladılar. Büyü bozulsun diye dualı sular içtik, yıkandık yine olmadı. Kayınvalidem bir gün oğlunu ikna edip, Hollanda sınırında bir hocaya götürdü. Hoca onlara, "Eve gider gitmez karına tokat at, rahatlayacaksın" demiş. Eve gelince bir tokat yedim ki, anlatamam size. Beyin kanamasından ölüyorum dedim.

Bozuldu mu büyü?

- Yok, bozamadılar. Çünkü papaz büyüsüymüş. Domuz yağıyla yapmışlar. Ölüm büyüsüymüş. Eğer ben gitmeseydim, ya o beni öldürecekti, ya da ben onu.

Nasıl yani?

- Önce kayınvalidemin üstüne yürüdüm. Benim yüzümden iki kez kalp spazmı geçirdi. Sonra intihara teşebbüs ettim. Tuvalete kapatıp, bileklerimi kestim.

Ciddi misiniz?

- Evet. Ölmek istiyordum. Allah’tan damarımı kesmemişim. O haldeyken bile dövdü kayınvalidem beni. Türkiye’ye gitmek istediğimi, göndermezlerse kaçacağımı, ihtihar edeceğimi söylemeye başladım. Sonunda kabul ettiler ama bana bir sözleşme imzalatmaya kalktılar. Bu sözleşmede, "Düğünde takılan altınları, nafaka, mal-mülk istemiyorum" yazıyordu. Bunu imzalamamı istediler. İmzalamadım! İmzalamazsam ailemin yanına gidemeyeceğimi söylediler. Bunun üzerine ben de, karşı dairede oturan komşuya giderek, durumumu anlattım. Onlar da bundan korkup, yani polise söylerler diye beni biraz kafamı dinlemek üzeren ailemin yanına göndermeyi kabul ettiler. Tek başıma döndüm. Kimsenin haberi olmadan boşandık. Soranlara da kocamın öldüğünü söyledik.

Ailenize bakire olduğunuz söylediniz mi?

- Söyledim. İstanbul’a gelene kadar da bakireydim. Flörtlerim oldu ama o konuda tutucuydum, bir şey yaşamadım.

Boşandıktan sonra ne oldu?

- Hemen liseyi dışarıdan bitirdim. İskenderun’a yerleştik. Üniversite sınavlarına hazırlanmaya başladım. Çalışmaya başladım. Bir anda İskenderun’un en popüler VJ’i oldum. Fakat bir gün yönetim değişti ve yeni yönetim benim işime son verdi. O sinirle düşüp bayıldım. İlk müdahelem İskenderun’da yapıldı, sonra Adana Devlet Hastanesi’ne sevkedildim. Yüksek tansiyondan felç geçirmişim. Yaşım 18... Üç hafta hastanede yattım. İlk iki hafta komada kaldım. Aylarca fizik tedavi yapıldı. Sadece elimi, yüzümü oynatabiliyordum. Doktorum Ahmet Payas sayesinde ölmekten kurtuldum.

kaynak: Hürriyet Kelebek